<%@ Language=JavaScript %> Kuala Lumpur

Click on the pictures to enlarge them.

Tropik denizlerin en zengin ve en az dokunulmuş canlılarına sahip noktalarını araştırdığım zaman, karşıma çıkan ilk ülke Malezya oldu. Malezya’ya gitme kararımın asıl nedeni ise dalış noktalarının zenginliği değil, esrarengiz ve mistik bir kültüre sahip olup modern yaşamın gerçeklerini çok iyi sindirmiş bir ülke olmasıydı. Bu izlenimi, 

gelen turistlere ilk anda çarpıcı bir şekilde veren, iki yıl önce hizmete giren Kuala Lumpur Sepang Havaalanı tam bir mimari harikası. Uzakdoğunun en büyük ve en konforlu havaalanına indiğinizde, bir yağmur ormanına girmiş gibi hissediyorsunuz. Metal konstrüksiyon ve cam ağırlıklı mimaride, havaalanı içinde orman, orman içinde havaalanı teması yaşatılmış. Havaalanı içerisinde seksenin üzerinde tropik ağaç, gürül gürül akan şelaleler, egzotik kuş ve canlıların sesleri ile uzun bir yolculuk yaptığınızı tamamen unutuyorsunuz. Doğanın güzelliği yanında teknolojinin insanın emrine verdiği her tür konforu sunan havaalanında, 450 odalık beş yıldızlı bir otelden zengin alışveriş noktalarına, yerel el yapımı ürünlerden elektronik eşyalara kadar her şeyi bulmak mümkün.

Havaalanından Kuala Lumpur’daki otelimize gelene kadar Malezyanın tam bir çiçek cenneti olduğuna karar verdim. Yol kenarları, güneşten ihtiyacı olan her şeyi almış gür begonviller ile dolu. Dini İslam olan Malezya’nın ulusal çiçeği Hibiscus ise, barış ve mutluluğu simgeliyor. Kuala Lumpur, ülkenin en kozmopolit ve hareketli şehri olarak modern ve yüksek binalarıyla bölgenin iş ve ticaret merkezi.

Kısa bir süre öncesine kadar dünyanın en yüksek binaları olan Petronas İkiz Kuleleri, şehrin sembolü konumunda. Ellibin kişiye hizmet verebilecek şekilde tasarlanan 88 katlı iki gökdelenden oluşan bu mimari şahaser tam 450 m yüksekliğinde. İtalyan mimar Cesar Pelli tarafından, İslam mimarisinde sık rastlanan çizgilerle tasarlanan binaların 41. ve 42. katlarında, iki dev binayı birbirine bağlayan bir köprü bulunuyor. İlk altı katta bulunan alışveriş merkezi aradığınız her şeyi bulabileceğiniz zenginlikte. Diğer katlarında ise ofisler, toplantı salonları, konser salonu, eğlence merkezi, bankalar, sinemalar ve konutlar var.

Dünyanın üçüncü büyük binası da yine Kuala Lumpurda: Şehrin göbeğinde deniz seviyesinden 94 m yükseklikte şehrin siluetine güzellik katan Kuala Lumpur Kulesinin yüksekliği 421 m. Malezyanın övünç kaynağı olan yapı, telekomünikasyon hizmetleri için yapılmış. Kulenin üzerinde bulunan anten 86 m boyunda ve yapımında 115 ton metal kullanılmış. Dönen restoranı ve seyir katından tüm Kuala Lumpuru izleyip yorucu bir günü geride bırakabilmek için bu kuleyi mutlaka gezi planınıza almalısınız.

1998 yılında yapılan, İngiltere ve eski sömürge ülkelerinin katıldığı Commonwealth Oyunlarına ev sahipliği yapan Kuala Lumpur, tarihinin bu en önemli organizasyonunu eksiksiz tamamlayabilmek için çok çalışmış olduğunu her yerde hatırlatıyor. Trafik sıkışıklığını azaltmak için yakın bir tarihte yapılan hafif metro hattı hem ucuz hem de çok kullanışlı. Tarihsel dokusu oldukça zayıf olan şehirde Çin Mahallesi, Merkez Pazar, Parlamento Binası, Ulusal Planetaryum, Kuş Parkı ve 800’ün üzerinde orkide çeşidiyle Orkide Bahçeleri, egzotik doğunun gizemini size kolayca tattıracaktır.

Özellikle elektronik eşyalar ve yerel el yapımı eşyaların çok ucuz olduğu Kuala Lumpur tam bir alışveriş cenneti. Eski mimarisi ile üzeri camla kapalı sokaklardan oluşan Central Market; turistik eşyalardan antikalara, uçurtmalardan ipek elbiselere kadar her şeyin bulunabileceği bir alışveriş mekanı. Şehirde çok sayıda büyük ve modern alışveriş merkezi de bulunuyor.

Şehir psikolojisinden uzaklaşmak isteyenler için de çok iyi organize olmuş uçak seferleri ile yağmur ormanlarına, tropikal adalardaki koruma altına alınmış milli parklara ulaşmak 

da çok kolay. Ülkenin en eski yağmur ormanı olan Sepilok’a geldiğimde bir cennette olduğumu düşündüm. Her tarafı palmiyeler ve orkideler ile çevrili bir göletin etrafına kurulmuş olan bungalovlardan oluşan Sepilok Palm Resort, sırtını yağmur ormanlarına dayamış durumda. Bu yağmur ormanlarında, devletin kurduğu bir orangutan rehabilitasyon merkezi de bulunuyor. Bazı kişilerin evlerinde bulunan ve daha çok hırsızlık amaçlı eğitilmiş birçok yavru orangutan toplanarak buraya getiriliyor ve doğal ortamlarında yaşamayı, avlanıp beslenmeyi öğrendikleri iki yıllık bakımdan sonra ormana salınıyorlar. Bu doğal orman parkında etrafınızdaki ağaçlardan atlayarak meraklı bakışlarıyla size yaklaşan orangutanlarla karşılaşmak olası. Fakat elinizdeki fotoğraf makinasını kapmaya çalışan bu yavrularla başedebilmek için yanınızda bir rehber olmasına özen göstermenizi tavsiye ederim.

Malezyadan sözederken dünyaca ünlü Sipadan Adasından da bahsetmemiz gerekiyor. Jacques Cousteau’nun gezilerinde çok etkilendiği bir sualtı cenneti olan Sipadan Adası, Malezyadaki benzerlerinden farklı olarak eski bir volkanik ada. Deniz dibinden altıyüz metreden yükselen bu ada, yüzyıllardır yumurta bırakmak için kilometrelerce yoldan doğdukları yere gelen deniz kaplumbağaları ile ünlü. Kısıtlı sayıda turistin konaklayabildiği ada, genelde dalgıçların hizmetinde. Gece adanın etrafında sessiz olmak şartı ile rehber eşliğinde dolaşabilir ve yumurta bırakmak için denizden sahile çıkan kaplumbağaları görebilirsiniz. Koca cüssesiyle kumu kazıp içine bıraktığı yüzün üzerinde yumurta, görevliler tarafından toplanarak güvenli bir alana yeniden gömülüyor ve seksen gün sonra yumurtalar çatlıyor, yavrular denize kavuşuyor. Böylece koruma altına alınan kaplumbağalarla da sualtı dalışlarında karşılaşmak sık sık mümkün oluyor.

Diğer yandan, Sipadan Adası’nın sualtı dünyası akya, barakuda, kamburkafalı papağan balığı ve köpekbalığı sürüleri ile dolu. Kısacası rengarenk mercanları ve tropik balıkları ile dalmayı bilmeyenler için de şnorkelle sualtını gözlemlemek için ideal bir ada.

Sipadan Adası’nın çok yakınında bulunan Kapalai Adası da sualtı dünyası için tam bir keşif cenneti. Geçen yıl kurulan Kapalai Resort denize çakılmış direkler üzerine kondurulmuş bungalovlarıyla okyanusun üzerinde konaklamanızı sağlıyor. Sabah balıkların altınızda oynaşmalarının sesi ile uyanmak, dalışlarınızda egzotik canlıların renkleriyle büyülenmek size unutulmaz bir tatil yaşatıyor. Balıkçıların bomba kullanarak yaptığı avlanma, buradaki mercan oluşumlarını yok etmiş, büyük balıklar kaçmış fakat şimdi de her noktada çok küçük, rengarenk deniz tavşanları, hayalet boru balıkları, çene balıkları, mandarin balığı, temizlikçi karidesler, kalamarlar ve nautilus gibi her yerde göremeyeceğiniz tropik canlılarla karşılaşıyorsunuz.

Modern bir ülkede konforlu ve doğanın şaşırtıcı güzelliğiyle başbaşa bir tatil için Malezya bulunmaz bir fırsat. Eğer tatil planları yapıyorsanız ilk sıraya düşünmeden Kuala Lumpur’u koyabilirsiniz.

When I set out to discover where the greatest variety of underwater tropical life and most unspoilt tropical seas were to be found in the world, Malaysia got first mention. But my main reason for deciding to go there was not for the diving, but to see the way in which this country with its mystic spiritual culture had at the same time adapted so thoroughly to the realities of modern life. This impression is strikingly brought to the attention of arriving tourists by Kuala Lumpur’s Sepang Airport, an architectural wonder which opened two years ago. When you enter the Far East’s largest and best appointed airport you feel as if you have entered a rainforest. The image of a forest within an airport and an airport within a forest is not merely metaphorical. Within the largely metal frame and glass building are over eighty tropical trees, gushing waterfalls, 

and the calls of exotic birds and animals, instantly erasing the memory of the long journey you have just made. As well as natural beauty, the airport boasts every possible modern convenience technology can provide. There is a five star hotel with 450 rooms, and a large choice of shops selling everything from local handcrafts to electronic goods.

On my way from the airport to my hotel in Kuala Lumpur I decided that Malaysia was a floral paradise. The edges of the roads were a mass of luxuriant bougainvillea, nourished to its full splendor by the sun. Another flower, hibiscus, is the country’s national symbol of peace and happiness.

 

Kuala Lumpur is the country’s most cosmopolitan and lively city, and at the same time the region’s business and trade center. Most notable among the many sky scrapers are the Petronas Twin Towers, which until recently were the tallest buildings in the world. This architectural masterpiece consisting of two 88-storey sky scrapers in which up to 50,000 people can work, was designed by the Italian architect Gesar Pelli. It incorporates some typical features of Islamic architecture, as appropriate in an Islamic country, and the two gigantic towers are linked by a bridge on the forty-first and forty-second storeys. In the two bottom floors is a shopping center where you can find anything you are looking for, and above this offices, conference rooms, concert halls, leisure center, banks, cinemas and residential flats.

 

The world’s third largest building is also in Kuala Lumpur; the 421 m high Kuala Lumpur Tower, which stands in the heart of the city on a site 94 m above sea level and stamps its mark on the city’s skyline. This building is Malaysia’s pride and joy. Constructed for the country’s telecommunications services there is an 86 meters high antenna made of 115 tons of metal rising from the summit. At the top of the tower is a revolving restaurant and panoramic terrace which is the ideal way to round off a busy day sightseeing since all of Kuala Lumpur is visible from this vantage point.

 

In 1998 Kuala Lumpur hosted the Commonwealth Games, the largest event ever undertaken by the city, and everywhere are reminders of the enormous efforts to ensure its success. The light railway recent­ly built to reduce traffic jams in the city is a cheap and convenient way to get around. Some of the most famous sights in the city are the Chinese Quarter, the Central Market, Parliament Building, National Planetarium, Bird Park and Orchid Gardens where over 800 species of orchid can he seen. Only historic buildings are in short supply in Kuala Lumpur.

 

Electronic equipment and local handcrafts are astonishingly cheap, and in this respect Kuala Lumpur is a shopper’s paradise. The Central Market, which consists of streets with glass roofs, is one of the oldest buildings in the city, where you can find all kinds of souvenirs, antiques, kites, silk dresses and much else. Large modern shopping centers also abound.

 

Visitors want to see more of Malaysia than Kuala Lumpur, of course, and it is easy to take one of the numerous flights to the country’s rainforests and tropical islands where national parks offer protection to the abundant wildlife. I was enchanted by Sepilok, Malaysia’s oldest rainforest, where I stayed in Sepilok Palm Resort, a complex of bungalows on the shore of a small lake surrounded by palm trees and orchids. There is also an orangutan rehabilitation center run by the state in the rainforest. Many young orangutans, sometimes trained as pickpockets and confiscated from the homes of local people are brought here to learn to live in their natural environment and fend for themselves. After two years they are released into the wild. You come across sonic of these young orangutans in the forest leaping from the trees and watching you with curious eyes. They are not entirely harmless, however, and you will need a guide with you to prevent them snatching your camera.

 

Sipadan Island is one of the world famous sights of Malaysia. Surrounded by an underwater wonderland which so impressed Jacque Cousteau, the island is of volcanic origin, rising from the sea bed 600 m below. Its beaches are a breeding ground for turtles which each year swim hundreds of kilometers back to their birthplace to lay their own eggs. At night, in the company of a guide and on the condition of remaining silent, you may go down to the shore and watch the enormous turtles lumbering up from the sea to dig nests in the sand and lay their eggs, over one hundred at a time. These eggs are later gathered and reburied in a safer place. Eighty days later the eggs hatch and the young turtles scurry to the sea.

While diving around Sipadan it is a common sight to see these protected animals, along with shoals of bonito, barracuda, hump-headed parrot fish and sharks. Even using a snorkel the colorful coral reefs and tropical fish of these waters are a delightful sight. Another favorite place for observing underwater life is the nearby island of Kapalai, where you can stay in bungalows raised on stilts over the sea at Kapalai Resort,   which  opened  last 

year. Awakening to the sound of fish splashing in the water beneath you and spending the day exploring beneath the sea make for an unforgettable holiday. The use of dynamite by local fishermen has destroyed the local coral reefs, so large fish species are no longer to be found in this area, but there is still a colorful diversity of underwater life to be seen, such as small sea slugs of all colors, spectre pipefish, jaw fish, mandarin fish, scavenger shrimps, squid, and nautilus. Malaysia is a holiday destination combining all the luxuries of the modern world with spectacular natural beauty, so if you are making holiday plans do not hesitate to put Kuala Lumpur at the top of your list.

 

 

 

Nisan  Ana Sayfasına dönüş         Back to April Main Page